Haber

Kardeşi, teyzesi ve ikiz yeğenlerini kaybeden avukat: Delil ve ifadelere göre sorumluluk müteahhide ait

Adana’nın Alpargün Apartmanı’nda KAHRAMANMARAŞ merkezli depremde ağabeyi, teyzesi ve ikiz yeğenlerini kaybeden Avukat Beşir Ekinci, kayıplar adına binanın müteahhidi Hasan Alpargün’den şikayetçi olduklarını belirtti. Ekinci, “Eldeki deliller ve beyanlar, sorumluluğun müteahhide ait olduğunu gösteriyor” dedi.

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen ilk depremde 14’er katlı 28 dairenin bulunduğu Alpargün Apartmanı yıkıldı. Arama kurtarma çalışmalarının tamamlandığı binada cesetler moloz altına gömüldü. Deprem hukuku ile uğraşan avukat Beşir Ekinci de ağabeyi Ekrem Ekinci (43) ve halası Gül (38) ile ikiz yeğenleri Başak ve Irmak Ekinci’yi (12) aynı apartmanda kaybetti. Avukat Ekinci, binada hayatını kaybedenlerin ailelerinin hukuki işlerini üstlendi.

‘PROJEYE UYGUN YAPIYORUZ’ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde depremin ardından yakalandığı Adana’da tutuklanan Alpargün Apartmanı’nın müteahhidi Hasan Alpargün’ün ifadesi gün yüzüne çıktı. 1978 yılında Adana Ticari İlimler Akademisi Mühendislik Fakültesi’nden mezun olan Hasan Alpargün, 1978-1998 yılları arasında şirketi olmadan 10’a yakın betonarme yapı yaptığını, 1998 yılında kendi adını taşıyan müteahhitlik şirketini kurduğunu söyledi. Dairenin müteahhidi Alpargün 100 kişinin yaşamını yitirdiği Alpargün Apartmanı’nı hatırladığım kadarıyla 1994 yılında Kazım isimli arkadaşım ve ortaklarının yerine Alpargün Apartmanı’nı yapmaya 1994 yılında başlamıştım. kendim, hiç ortağım yoktu.O zamanlar inşaat ruhsatı Seyhan ilçesi olduğu için Seyhan Belediyesinden aldım.Belediyeden imar durumunu aldık her katta 2 daire olan 14 katlı projeyi tamamladık. kat ve 1 zemin ve 1 bodrum kat.Proje onaylandıktan sonra hafriyatına başladık temeline başladık.alçı için Ceyhan’ın Kösrel Kasabasından kum aldım,mevzuata uygun yassı demir aldık. projede demir kavisli değil düzdü. Temel dahil tüm binanın betonu, o dönemde Mardin’den tanıdığım ve şimdi adını hatırlayamadığım kişiler tarafından döküldü. Küçük bir makineleri vardı. Bu makine ile arazideki çakıl ve çimentoyu projesine uygun olarak karıştırıp kalıplara döktük. Binayı yaptık. Diğer kısımları da inceleyecektim, söylememe rağmen yaptılar mı bilmiyorum’ dedi. Ancak Alpargün, o dönemde belediye personeli olan 2 belediye personelinin harç yapılırken inceleme yapmadığını kaydetti. Binayı kendimiz yani şantiye şefi ve çalışanlar olarak yaptık. Doğrusunu söylemek gerekirse hiçbir kurumdan yetkili gelip inceleme yapmadı. Sadece izin alındıktan sonra vakıf ve yerleşim konularını denetlemeye geldiler, bunun dışında gelişigüzel bir denetim olmadı. G. isimli bir kişi projeyi onaylamakla görevli, üzerinde herhangi bir kontrolü yok, sadece evrakları imzaladı” dedi. “Dere yatağı olduğu belliydi, keşke yapmasaydım. Hasan Alpargün, “Bina yaptığım yerin dere yatağı olduğu belliydi ama su yoktu, imar izni vardı. arsa sahibine buraya bina yapmanın sakıncalı olduğunu, doğal duvar yapılması gerektiğini ve burada çalışmanın problem olduğunu söyledim ama ısrar ettiler, arkadaşım olduğu için kabul ettim. Keşke yapmasaydım, yapmasaydım diğeri yapardı. Yerin büyüklüğünü, yoğunluk hesabından sonra yapılacak daire ve kat sayısını belirleyerek binayı tamamladık.” , bina kontrol amirlerinin görevini yerine getirmemesi. Toz bulutu içine çöker. Enkaz çalışmaları beton bloklar halinde değil kovalarla kum şeklinde yapılıyor. AFAD ekiplerinin söylediğine göre yakınlarımız binada yaşamını yitiren çok sayıda darbeden değil, havasızlıktan hayatını kaybetti.’YÜKLENİCİNİN SÖZÜ KAN DÖNDÜRÜYOR’ Depremin ardından hukuk mücadelesi başlattıklarını kaydeden Ekinci, “Müteahhitin verdiği sözün yerinde olduğunu görüyoruz. aslında tüm suçu üstlenmiştir. Söylediği şeyler insanın kanını donduruyor. ‘Dere yatağında olduğunu biliyordum’ diyor. Buradaki dairelerin tamamı dere yatağında. Sanki burası adeta bir uzay üssü gibi yerle bir edilmiş. Hatta yıkılırken yanındaki binaya da zarar veriyor. Bu tek başına sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Yaptığı binayı incelemediğini yine itiraf ediyor. Belediye yetkililerinin de onları denetlemediğini kendisi de itiraf ediyor. Hatta kelimenin tam anlamıyla Ceyhan Nehri’nden kum taşıdığını söylüyor. Daireyi bununla yaptığını savcılığa verdiği kendi ifadelerinde beyan ediyor. Aslında savcılıktan aldığımız değerler de bilimsel açıdan söylediklerini ispatlıyor. Çünkü 30 olması gereken 3.7 değeri bir apartmanın paramparça olması için yeterli” dedi. ‘SORUMLULUK ONA AİT’ Hasan Alpargün’ün ‘Ben yapmasaydım başkası yapardı’ sözlerini de değerlendiren Ekinci, sözlerini şöyle tamamladı: Şartlar mevcut. Ancak sözlü araştırmamızda ortak veya şirket olarak üretimini yaptığı Adana’daki tüm betonarme binaların şu anda ağır hasarlı olduğu, bazı binaların adlarının da 1999’dan beri değiştirildiği ortaya çıktı. ciddi hasara. Hatta Adana’da yıkılan başka bir binanın da müteahhidi olduğunu biliyoruz. Yani yaptığı işin kötülüğünü kabul etse de tüm sorumluluğu tek başına üzerine almak istemez. Burada 100’den fazla canımızı kaybettik. Buradakilerin geri kalanı bir fotoğrafa bile ulaşamadı. Bir anda ortadan kayboldular. Bunun sorumluluğunu almak istemese de hem belgedeki sözler hem de deliller tüm sorumluluğun kendisine ait olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda belediyenin bu konuda sorumsuzca hareket etmesi de bu sorumluluğu denetlemeyen belediye çalışanı, birlikte çalıştığı bilim adamları, bugün görev başında olan belediye ileri gelenleri, hepsi olduğu gibi kabul edilebilir değildir. gözetiminden sorumludurlar.

Ekinci, müteahhidin öğle saatlerinde Kıbrıs’a bilet aldığını ve ihbarı yapan kişinin uçakta olduğunu söylemesi üzerine Ercan Havalimanı’nda yakalandığını ve bunun o gün planlanmış bir olay olduğunu sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu